6. Çakra-Üçüncü Göz Çakrası

Üçüncü göz çakrası, vücutta bulunan 7 adet çakradan bir tanesidir. Ajna olarak da isimlendirilen üçüncü göz çakrası, kelime olarak akıldan öte anlamına gelmektedir. Üçüncü göz çakrası, 5 duyu organı ile birlikte çalışmakta ve söz konusu duyulardan beslenmektedir. Bu doğrultuda üçüncü göz çakrasının öngörü ve sezgilerin merkezi konumunda olduğunu da ifade edebilmek mümkündür. Üçüncü göz, insanın madde ötesi alem ile dünya arasında bir geçiş kapısı olarak bilinmektedir. Bu yönü ile insanı tümüyle dünyaya bağlayabilen üçüncü göz çakrası bir diğer yönü ile de ruhsal algı merkezi olarak ifade edilebilir. Bu doğrultuda üçüncü göz çakrasının insanı genel hayatını çok önemli yönlerden etkilediğini söyleyebiliriz. Peki, üçüncü göz çakrası ile ilgili bilinmesi gereken çeşitli noktalar nelerdir?

 

Üçüncü Göz Çakrası ile İlgili Bilinmesi Gerekenler

Üçüncü göz çakrası ile ilgili bilinmesi gerekenleri aşağıdaki gibi açıklamak mümkündür.
1. Üçüncü göz çakrasının rengi mordur.
2. Üçüncü göz çakrası iki kaşın arasında yer almaktadır.
3. Üçüncü göz çakrasının gerçekliği görmek olarak ifade edilebilmektedir.
4. Üçüncü göz çakrasının en temel noktası algı ve sezgidir.
5. Üçüncü göz çakrasının elementi ışıktır.
6. Üçüncü göz çakrası beyin, yüz, göz, kulak, burun ve sinüsleri etkilemektedir.
7. Üçüncü göz çakrasının bulunduğu besinleri ise vitamin B, gevşetici çaylar şeklinde açıklayabilmek mümkündür.
8. Üçüncü göz çakrasının yağları ise adaçayı, Hindistan cevizi, fesleğen, nane, sedir ağacı, biberiye ve yasemin şeklindedir.

 

Üçüncü Göz Çakrasının Etkileri

Üçüncü göz çakrasının vücuda etkisi oldukça fazladır. Bu doğrultuda üçüncü göz çakrasının ruhsal gücünün geliştiğini hissedebilmek mümkündür. Kişiler, yaşamlarındaki ayrıntılara çok daha dikkatli bakarak çok daha mutlu bir hayat sürdürebilirler. Üçüncü göz çakrasının fazla çalıştığı durumlar ile tarot kartı, astroloji ve paranormal deneyimler gibi işler ile meşgul olarak insanlar karşılaşmaktadır. Ancak bu kişilerin sayısı oldukça azdır. Üçüncü göz çakrasının az çalıştığı durumlarda ise sezgisel gelişimde yavaşlama görüldüğünü söyleyebilmek mümkündür. Bu doğrultuda kişiler kendi ruhsal deneyimlerini yok sayabilirler. Söz konusu yok sayış, kişilerin ruhu ile arasındaki bağın zayıflamasına neden olabilmektedir.